Son dönemlerde artan dolandırıcılık vakaları, özellikle ünlü isimlerin isimlerinin ve imzalarının kullanılmasıyla boyut değiştirdi. 550 bin dolarlık bir dolandırıcılık kampanyası, dolandırıcıların ustaca planladığı ve ünlülerin imzalarını kullanarak gerçekleştirdiği bir eylemle gündeme geldi. Sosyal mühendislik teknikleriyle desteklenen bu dolandırıcılığın detayları, hem dikkat çekici hem de düşündürücü.
Her şey, tanınmış bir ünlünün isminin dolandırıcılar tarafından “yüzde yüz güvenilir” olarak lanse edilmesiyle başladı. Bu dolandırıcı grubu, ünlülerin imzalarını taklit ederek çocuklar için yardım toplama bahanesiyle çeşitli organizasyonlara sahte belgeler sunmaya başladılar. Ünlü isimlerin isimlerinin kullanılması, dolandırıcıların bu eylemi daha inandırıcı hale getirdi. Kurbanlar, yardım etme isteğiyle dolup taşarken, dolandırıcılar ise bu fırsatı değerlendirerek sistematik bir şekilde paralarını topladılar.
Dolandırıcılar, profesyonel bir düzeyde hazırlanan sahte belgeler ve sosyal medya hesaplarıyla, kurbanları ikna etme konusundaki ustalıklarını sergilediler. Bu süreçte, ünlülerin sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımların, sahte hesaplarla desteklenmesi, kurbanlar tarafından soğuk ve güvensiz bir ortam da olsa son derece inandırıcı bulundu. Nitekim dolandırıcıların amacı yalnızca para değil; aynı zamanda güvenilirliklerini artırarak daha fazla kurban avlamak oldu.
Dolandırıcılık şebekesinin hedef kitlesi genişti. Celebritiy isimleri kullanarak geniş bir kitleye hitap eden dolandırıcılar, toplumsal olaylardan faydalanarak insanların içindeki yardım etme isteğini suistimal ettiler. Koronavirüs pandemisi sürecinde insanların bağış yapma eğilimlerinin arttığı bir dönemde, dolandırıcılar bu durumu avantaja çevirerek hızla hareket ettiler. Dolandırıldıklarını anlayan kurbanlar ise duygusal bir çöküntü yaşadılar; zira kendilerini iyilik yapmak isterken kötü bir amaç için kullanılmış hissettiler.
Böyle dolandırıcılıklardan korunabilmek için, bireylerin öncelikle dikkatli olmaları, her bağış talebine farklı bir gözle bakmaları ve sorgulayıcı bir tutum sergilemeleri gerekiyor. Gerekli belgeleri ve resmi hesapları kontrol etmek, online dolandırıcılığın önüne geçmek için oldukça önemli bir adımdır. Resmi web siteleri ya da doğruluk payı olan sosyal medya hesapları üzerinden yapılacak olan bağışlar, dolandırıcıların hedefi haline gelmeyi engelleyebilir.
‘“Her şeyin başı bilinçlenmek” sloganıyla yola çıkan sivil toplum kuruluşları ve devlet kurumları, bu tarz dolandırıcılıkların önüne geçebilmek adına eğitim seminerleri düzenliyor. Bireyleri, dolandırıcılık tuzaklarından korumak, bilgi ve farkındalık sağlamak için sosyal medya platformları da aktif bir şekilde bilgilendirici paylaşımlar yapıyor. Ayrıca, bu tür organize dolandırıcılık olaylarını yöneten şebekelerin yasa dışı olarak faaliyette bulundukları ve ciddi cezai yaptırımlarla karşılaşabilecekleri bilimsel verilerle desteklenmektedir.
Sonuç olarak, 550 bin dolarlık bu dolandırıcılık vakası, hem bireylerin hem de toplumun bu tarz tuzaklara karşı daha dikkatli olmaları gerektiğini bir kez daha gösterdi. Farkındalık seviyesinin artırılması ve ünlülerin imzalarının kullanılmasının etkin şekilde kontrol edilmesi, gelecekte benzer vakaların önüne geçebilecek etkili adımlar arasında yer alıyor.